İstanbul, yüreğimde közlediğim şehirsin
O maviyle yeşilin, beni sarsın İstanbul
İstanbul bir içim su, özlediğim nehirsin;
Düştü yola yüreğim, sana varsın İstanbul
O maviyle yeşilin, beni sarsın İstanbul.
İstanbul “Yedi tepe” yedi veren gül gibi
İstanbul Rabbimizden bizlere ödül gibi
İstanbul seninleyim bakma bana el gibi
Hayâlini kurduğum, cana hâr`sın İstanbul
Rüyasına durduğum, bana yâr`sın İstanbul.
Hoş gerdanlık köprüler, boğazında duruyor
Kim bilir senin için kimler hayâl kuruyor
İstanbul!.. Ah İstanbul, beni candan vuruyor;
Ölümüm dosttan olsun, varsın vursun İstanbul
Ben yolunda öleyim, hayat dursun İstanbul.
“O ne güzel askerdir, o ne güzel kumandan
Elbet `Konstantiniyye`, fetih olacak!…” bundan
Bu kutlu söz üzere, burada Eyüp Sultan;
Sen sönmeyen bir ateş, ruha nur`sun İstanbul
Feth olmayı bekleyen kutlu sur`sun İstanbul.
Başlamış “Feth-i mübin” yer yerinden sökülmüş
Çalmış mehter marşları, yağlı toplar dökülmüş
Müjdeye kavuşulmuş, zor bilekler bükülmüş;
Mutlu güne eriştin, kutlu yârsın İstanbul
Asırlarca bekledin; “Fatih sarsın” İstanbul.
”Üçler, Yediler, Kırklar!..” İzin verdi Yaradan,
Gemiler dağlar aşıp yollar buldu karadan,
Surda gedik açıldı, geçti ecdat oradan;
Tuksak idin ezelden, artık hürsün İstanbul
Hiç bitmesin bu rüya, daim sürsün İstanbul,
Yeniçeri hücumda, veriyor kanlı zahmet
Fatih dua ediyor; “ Yetiş ya fakih Ahmet!..”
Akşemsettin secdede, yağıyor o an rahmet
Çalsın zafer marşları, mehter vursun İstanbul;
Geliyor genç Padişah, düğün kursun İstanbul.
Baktım ki; Ulubatlı’m surlara sancak asar
Baktım Şanlı Fatih’im, tarihe mühür basar
Baktım mağlup düşenler, hâlâdır zehir kusar
Ecdâda şeref, nâmus, sadık yâr`sın İstanbul,
Hayâl değil gerçeksin, çünkü varsın İstanbul.
Ayasofya mabedim, seni kalpte gizledim
Başkasına yâr idin, yüreğime sözledim
Tekrar aç mâbedini yüz sürmeyi özledim
Bu işin hesabını, ecdat sorsun İstanbul;
Aklın almadı gitti, ağlıyorsun İstanbul.
Bir ayağın Avrupa, diğeriyse Asya’da
Bir kolun Afrika’da, diğeri Kafkasya’da
Yok dünyada bir eşin, Amerika, Rusya’da;
Sinan gelsin yeniden, taş taş örsün İstanbul
Dünyanın gözü nurdan şehir görsün İstanbul.
Nice Âlim, Evliyâ; sır olmuşlar gövdende
Nice gönül sultanı, kor olmuşlar gül tende
Vurgunum asıl bundan, bu ateş sönmez bende
Güneşim sende batmış, sen ne dersin İstanbul?
Işığa hasret ruhum, sende ersin İstanbul.
Ey İstanbul; bilirim, altından kumun taşın
Nice çağlar eskittin, bilmem ki kaçtır yaşın
“Yüreğimin Aşk Kenti” öne düşmesin başın
Mahmudum, yüreğini sana versin İstanbul;
Tükenmeyen hasretim, sona ersin İstanbul!..
KADİR ÇETİN 30.05.08 NAZİLLİ
KAYNAK: http://www.mavizaman.com – http://www.habernews.com